12 Mar 25 - Çar 9:09:am
Koyu Açık

Blog Post

Fikir Yorum > Okumalardan Notlar > Muvâfakât Okumalarından Notlar: 8.Mukaddime (Öncül)

Muvâfakât Okumalarından Notlar: 8.Mukaddime (Öncül)

Şer’î (dini) bakımdan muteber (saygın) olan ilim, Allah ve Rasûlü’nün övdüğü ve sahibini arzu ve heveslerinden koruyan, görevini yerine getirmeye yönlendiren ve bu kurallara uymaya iten ilimdir.

İlim ehli üç mertebede bulunur:

1. Birinci mertebe: İlim talibi olan fakat henüz olgunlaşmamış kimselerdir. İlim yolunda taklit seviyesindedirler. Bu kişiler, dini yükümlülüklerin ve teşviklerin etkisiyle amel ederler. Bu seviyedeki kişilerin bilgi düzeyi yeterli olmadığından, uyarma, kısas, had( Vahy ile belirlenmiş ceza), ta’zir (Hâkim kararıyla verilen ceza) gibi dış etkenlere ihtiyaç duyarlar.

2. İkinci mertebe: İlmin delillerine vakıf olup taklit çukurundan çıkan kimselerdir. Aklın tasdik ettiği bilgilere dayanarak basirete ulaşmışlardır. Ancak bu kişilerin ilmi henüz akla dayalı olup kalıcı bir meleke (beceri) haline gelmemiştir. Bu nedenle, dış etkenlere hâlâ ihtiyaç duyabilirler. Ancak bunlara daha hoşgörülü davranılmalı ve uygun taleplerle desteklenmelidir.

3. Üçüncü mertebe: Bu seviyedeki kimseler, ilmi kendilerinde sabit bir vasıf (meleke) haline getirmişlerdir. Onlar için ilimler aklen bedihî (açık) olarak bilinmesi gereken hususlardandır. Bu kişiler, doğruyu bulduklarında arzu ve heveslerine kapılmadan ona yönelirler.

Bu mukaddimede bahsedilen ilim, üçüncü mertebede olan ilimdir.

Bu konuya dair şeriattan birçok delil vardır: Mesela şu ayetler bunlardandır:

“Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman kimse inkâr eden kimse gibi olur mu? Ey Muhammed, de ki: ‘Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’. Doğrusu, ancak akıl sahipleri öğüt alır.” (Zümer Suresi 9. Ayet)

Bu meziyetler, ilim sahiplerine başka bir sebepten değil, sadece ilim yüzünden nispet edilmiştir.

“Allah, ayetleri birbirine benzeyen ve yer yer tekrar eden kitabı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların bu kitaptan tüyleri ürperir.” (Zümer Suresi 23. Ayet)

Bu ayette geçen “Rablerinden korkanlar” ifadesinden kasıt, “Allah’ın kulları arasında O’ndan korkanlar ancak âlimlerdir.” (Fatır Suresi 28. Ayet) ayetinin delaletiyle âlimlerdir.

“Peygambere indirilen Kur’ân’ı işittiklerinde, gerçeği öğrenmelerinden gözlerinin yaşla dolduğunu görürsün.” (Maide Suresi 83. Ayet)

Bu da sihirbazların, ilimde “rusûh” (Doğruyu ve hakikati tanır ve buna göre hareket eder) mertebesine ulaştıklarında, Hz. Musa’nın getirdiği şeyin hak olduğunu ve onun ne sihir ne de gözbağcılığı olmadığını öğrenmeleri neticesinde, ona boyun eğdiklerini ve imanda bulunduklarını gösterir. Firavun’un işkence ve azap edeceği tehdidi onları imandan durduramamıştır.

Yüce Allah başka bir ayette: “Biz bu misalleri insanlara veriyoruz. Onları ancak âlimler anlar.” (Ankebut Suresi 43. Ayet) buyurmuş ve onların anlaşılmasını âlimlere has kılmıştır.

Yine başka bir ayette: “Ey Muhammed, sana Rabbinden indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, onu bilmeyen köre benzer mi? Ancak akıl sahipleri ibret alır.” (Ra’d Suresi 19. Ayet) buyurur ve devamla “Onlar, Allah’ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar.” (Ra’d Suresi 20. Ayet) diyerek ilim sahiplerinin özelliklerini zikreder.

Yüce Allah, ilmin neticelerinden olan iman sahipleri hakkında da şöyle buyurur: “İnananlar, ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler. İşte gerçekten inanmış olanlar bunlardır.” (Enfal Suresi 2,3,4. Ayetler)

Bu noktadan hareketle, Yüce Allah, ilmin gereği ile amel eden âlimleri, Allah’a hiç isyan etmeyen ve ne emredilirse onu yapan meleklerle birlikte yan yana zikretmiş ve: “Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, O’ndan başka İlah olmadığına şahitlik etmişlerdir. O’ndan başka İlah yoktur, O güçlüdür, hakimdir.” (Al-i İmran Suresi 18. Ayet) buyurmuştur.

Bu şekilde, ilmin gereği ile amel eden âlimler, Allah’a isyan etmezler ve O’nun emirlerini yerine getirirler. Bu ayet ve hadislerden çıkan sonuç, ilimde derinleşmiş âlimlerin, ilimlerinin gereği ile amel etmeleridir.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir