Karacaoğlan’ın deyişiyle “cenkte ölen ölür kalan sağlar bizimdir!”…
Bir zaman Apo bebek katili, Netanyahu teröristti! O gün öyle gerekiyordu! Bu gün Apo örgütün kurucu önderi oldu Netanyahu savaş kahramanı!
Mazeret hazır:
“Devletlerin dostu düşmanı olmaz, çıkarı olur” prensibi her günahı örter, her suçu bağışlatır!
“Ulusal-milli çıkar” dedin mi akan sular durur, ulus-millet deneni ikna eder.
“Halk en aşağılık yaratıktır” dediğinde Le Beotieu
“Ulusal-milli çıkarın gerçekte kimin/kimlerin çıkarı olduğu sorusunu sormaz!” Diyordu…
Savunma sanayimiz çok güçlü dediğinde bunun kimin yararına olduğunu düşünmeyen halk….
Trump tüccar biri, öyle diplomasi, ima, metafor falan takmıyor doğrudan konuşuyor.
ABD savunma sanayinin adını “harp sanayi” olarak değiştiriyor. İşin adını koyuyor.
Oysa savunma sanayii masum geliyor, halkları güçlendiklerine ikna ediyordu!
Pakistan başbakanı denen herifi izledin mi? Trump onu özel olarak yanına çağırdı ve konuşturdu.
Üç beş dakikalık konuşmanın her salisesinde Trump’ı yüceltti durdu. İnsan bu kadar mı ucuzlar! Temsil ettiği 200 milyona yakın Müslüman halkını bu kadar mı değersizleştirebilir!
Trump’ın “seviyorum!” Tipik bir kapitalist tüccar! Tüm maskeleri çıkarttırıyor, her şeyi pazarlık meselesi yapıyor, bu arada büyük büyük liderlerin gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor!
Erdoğan’a dediğini duydunuz değil mi?
“.. ne zaman bir sorunu olsa beni arıyor, bende bi şekilde çözüyorum.”
Trump gibi bir tüccar ve egolu biri bu cümleyi kurarken şunu itiraf etmiş olur:
O bir istiyorsa bana en az iki veriyor!
Bunu anlamasını beklemem muhafazakâr seçmenden! Çünkü toplum (sahte) ideolojik ve kültürel kamplaşma halindedir, muhalefet ne diyorsa iftira reis ne diyorsa haktır!
Trump ve gelin len deyip ayağına çağırdığı liderleri ip gibi dizdi, toplu fotoğraf öncesi sahneye çıktı, bir merdiven yüksekte durdu.
Sınıfta öğretmenin öğrenciyi tahtaya çağırdığı misal liderleri tek tek yanına çağırdı, hepsine resim çektirme şerefi bağışladı! Her biriyle dalgasını geçti!
Meloni ablaya çok üzüldüm! Hem boyu kısa hem faşist biri! Bu aşağılanmayı iltifat yapabildi!
Amerikalılar başkanlarıyla gururlanmıştır! Haklı olarak!
Bibi’yi ne kadar övdü öyle! Sonunda bokladı: Cumhurbaşkanına “bunu affet” demez mi! Biliyorsunuz Bibi/Netenyahu yolsuzluktan yargılanıyor, savaş nedeniyle davası ikide bir erteleniyor. İsrail başsavcısı peşini bırakmıyor! Oysa adam “savaş kahraman!”
Gösteri zamanı!
Tüm dünya kabul etti ki İsrail suçlu değil! Soykırım yapmadı! Yakıp yıkmadı! Büyük bir zafer kazandı!
Onca toplantıda, konuşmalarda bir kez olsun Filistin konuşulmadı. Gazze’nin başına gelenler konuşulmadı.
Gazze kelimesinin geçtiği konuşmalarda sadece “imar” ve “yeniden inşa” konuşuldu. Finansmanı kahraman Araplar verecek (artık ne karşılığı olduğu meçhul), düzeni Tony Blair amcanın önderliğinde dört ülke (Mısır Türkiye katar Amerika) sağlayacak.
Sonuç:
Gazzeli kaderiyle baş başa bırakıldı! Filistin İsrail’in insafına terk edildi! Yardım kuruluşlarıyla göz boyamaya devam edilecek!
PaxAmericana1’ya hoş geldiniz! Trupm barışı da diye okunabilir!
Bundan böyle her kim “İslam barış dinidir, esenlik dinidir” der
Ve paxAmerikana hakkında tek kelime etmezse
Bilin ki Amerikan dininden, Trump’ın ilahlığından bahsediyordur: tükürün yüzüne bunların! Çünkü bunlar Amerikan barışı ve esenliğine mensuptur.
- “Pax Americana” Latince bir ifadedir ve kelime anlamı olarak “Amerikan Barışı” demektir. Bu terim, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin dünya üzerindeki askerî, siyasî, ekonomik ve kültürel üstünlüğü sayesinde göreli bir istikrarın sağlandığı dönemi tanımlamak için kullanılıyordu. “Pax Romana” (Roma Barışı) teriminden esinlenilmiştir. Bu ifade, ABD’nin askerî gücü, ekonomik sistemi (kapitalizm, dolar hegemonyası), kurumları (BM, NATO, IMF, Dünya Bankası) ve kültürel etkisi (Hollywood, teknoloji, medya) sayesinde küresel düzeni yönlendirmesini ifade eder. ↩︎